11 Ocak 2011 Salı

Şangay'da Bir İlk (Yeterince Sansasyonel Oldu Mu?)

Portre Çizmek
Zamanın birinde hiç resim siparişi alamayan bir ressam varmış. Birisi, karısıyla kendi resmini yapıp dükkanının duvarına asmasını önermiş. "Böylece insanlar resimlerini görür ve müşterin olurlar!" demiş.
Ressam önerildiği gibi resmi yapmış. Bir gün eşinin babası onları ziyarete gelmiş. Kapının önündeki resmi gördüğünde "Bu kadın kim?" diye sormuş.
Ressam "O sizin kızınız" demiş. Eşinin babası kızgın bir şekilde "Neden benim kızım bu yabancı adamın yanında oturuyor?" demiş. 
Kaynak: 中国历代笑话精选 – Eski Çin Hanedanlarından Seçilmiş Fıkralar
Çeviren: Nuray PAMUK

Çin'de yaşarken olay budur!
Her ne kadar Lost in Translation (2003) Japonya'da geçiyorsa da... Çin'de genellikle kendinizi içinde bulduğunuz atmosfer 10xLost in Translation'dır.
Yukarıdaki eski bir fıkra imiş. Ama gülmek ne mümkün?!
Kuvvetle muhtemel ki, bu fıkrayı dinleyen bir Çinli çok güler.

Söz konusu dil bilmek veya aynı dili konuşmak değil burada. Dünyaya aynı pencereden (insan gözü/pencere metaforu) bakmak ya da bakamamaktır.
Doğu'yla Batı, bir buçuk yılın sonunda kesinlikle ikna oldum ki, doğu ve batı kadar farklıdır. Biri ak der öbürü kara.
Bakalım burada biraz daha yaşadıkça, bugünkü çiçeği burnunda sayfaya ne aklar karalanacak, ne karalar aklanacak!
Haydi bismillah!

Böyle bitireyim dedim önce ama yazmaya doyamıyorum, heves içindeyim. Siz de Çin fıkralarına doyamadıysanız bir tane daha buyurunuz, ilk günün şerefine size kıyağım olsun, a dostlar!

Balığın Keyfi
Zhuang Cu ve yakın arkadaşı Hui Cu dere kenarında sohbet ediyorlarmış.
Zhuang Cu:"Parıldayan balıklar bak! Bu tarafa doğru yüzüyorlar, nasıl da eğleniyorlar, keyiflerine bak!" demiş.
"Sen balık değilsin ki!" demiş Hui Cu, "eğlendiklerini nasıl anladın?"
"Sen de Zhuang Cu değilsin!" diye cevaplamış Zhunag Cu.
"Benim bilemeyeceğimi nasıl bilebilirsin ki?"
"Ben Zhuang Cu değilim, bu da bilemeyeceğim demektir" demiş Hui Cu.
"Mantıken sen de balık değilsin, bu da senin bilemeyeceğini gösterir."
Bunun üzerine Zhuang Cu: "Bir daha başlayalım mı?" demiş ve devam etmiş: "Şimdi soruyu şöyle ele alalım: "Balıkların keyif aldıklarını nasıl anlayabiliriz? Söyleyeceklerimi kabul ediyorsan ve ben de burada duruyorsam daha başka nasıl bilmemi isteyebilirsin ki?" demiş.                                                                                        
Kaynak : Zhuang Cu/Chinese Fairy Tales and Fantasies/Moss Roberts

Çeviren : Afife Hellena Sözmen ERKAYA

Birşey söyleyeyim mi? Zhuang Cu ve Hui Cu sabaha kadar konuşmuşlardır. Dört farklı tonda söylendiğinde, bambaşka anlamlar taşıyan heceleri vurgulamak zorunluluğuyla, kavga eder gibi yaptıkları konuşmayı, sabırla, hatta tek kelime anlamadan dinlersiniz ve sorarsınız: “Eee ne oldu, ne konuştunuz? Cevapları kalıbımı basarım toplam iki kelime olacaktır: “Balıklar eğlenmiyormuş.”

Şangay'da konuştuğum bütün yabancılar aynı dertten muzdarip. Çinliler çok sıradan durumlarda bile birbirleriyle çok uzun konuşuyorlar ama genelde anlaşamıyorlar. Eğer tercüme edilme zorunluluğu varsa size düşen, konuşmanın uzunluğuyla ve curcunasıyla ters orantılı, iki üç kelime oluyor.

Uzun süredir, hatta buraya gelmeden planladığım blog yazma işine nihayet başlamış olmaktan dolayı çok huzurluyum. İnsanın kafasındaki birşeyi yapabilmesi enfes birşey. Bunu uzun süre ertelemesi ise bir o kadar huzursuzluk verici.
Nihayet başladım, paldır küldür oldu, öyle uzuuuun zamandır planlanmış gibi durmuyor farkındayım ama pek de umrumda değil.
Yazmaya devam edeceğim, beni izleyin anacığım (Olacak O Kadar Televizyonu'nun ilk günlerindeki Oya Başar tonlamasıyla).




7 yorum:

  1. Hadi bakalım, hayırlı olsun ve kolay gelsin Füsuncuğum.
    Sayende Çin kültürümüz epeyce artacak sanırım! :)
    Aman fıkralara devam! :)))
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Zhuang Cu ve Hui Cu, Türk olsalardı muhabbet "balıkların eğlenip eğlenmedikleri" üzerine değil; hangi oltayla hangi yemle avlanacakları, nasıl pişirileceği üzerine dönecekti muhtemelen :))
    Çinlilerle tarih boyu barışmayan yıldızımız, globalleşmeden sonra hangi alemlerdeymiş merakla bekliyoruz Füs. Blog'un (-ismi de çok güzel-) hayırlı uğurlu olsun :))

    YanıtlaSil
  3. Giriş yazısı mükemmel olmuş, Füs. Devamını heyecanla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  4. Tebrikler ve hayırlı olsun:))Çin kültürüyle ilgili bize çok şey katacağına eminim enfes yorumlarınızla birlikte..özlemle öpüyorum..

    YanıtlaSil
  5. Baliklari bilmem ama ben bu yaziyi okurken cok eglendim! :o)))))

    www.elifsavas.com/blog

    YanıtlaSil
  6. Şekerim yeni tükkanın hayırlı olsun. Tam da bu aralar bir Çin rüzgarına kapılmış gidiyordum. Burada (toronto'da) bir Çin Mall'ı var, çalışanlar ingilizce bilmiyor, tavuk ayaklarından, canlı yılan balıklarına ve mavi yengeçlere kadar herşey var. Buradan bir sürü yiyecek ve korsan Çin filmi aldık, içimiz yettiğince seyrediyoruz. Ip man diye bir seri var, en iyisi bu. seyretmediysen kaçırma. Bu arada Şangay ile ilgili bir belgesel seyrettim ve bayıldım şehirdeki enerjiye...Bir de burada bir Çin asıllı avukat kadın, çinli gibi çocuk yetiştirme ile ilgili bir kitap yazdı, acayip olay oldu, çok katı, mükemmeliyetçi bir yetiştirme tarzı, herkes ayağa kalktı. Sağım solum çançinçon, ama hiçbiri senin kadar sevilmedi. Ne diyecektim, hayırlı olsuuuuunnnnn....

    YanıtlaSil
  7. Hayırlı olsun arkadaşım...bol keyifler...güzel sohbetler...

    YanıtlaSil