14 Ocak 2011 Cuma

Çan Çin Çon'un Çin Dilinde Bir Anlamı Var Mı?

Bizim illerde Çin ya da Çince, nadiren de Çin tarzı hayat (belki bunu sadece ben kullanıyorumdur) manasında kullandığımız Çan Çin Çon üçlemesinin Çince'de ne anlama geldiğini, ya da bir anlamı olup olmadığını merak etmek hiç aklıma gelmemişti. Ta ki Ayşegül sorana kadar. Çince kursuna başladıktan bir süre sonra, “öğretmenine sorsana!” diyerek yazdığı mailin sonuna da şöyle ekleyip beni çok güldürmüştü: “sakın bam telleri olmasın!”
Bir süre, 'ya harbiden bam teliyse?' korkusuyla mıdır nedir, bunu Çince öğretmenime sormayı unuttum. Nihayet bir gün, öğretmenle aklımı (cesaretimi) yanyana denk getirip sordum. Veeee!!!
Elbette bu sayfayı yalnızca yaşadığım kötü iletişim tecrübelerini paylaşmak için açmadım. Ama kaçınılmaz olarak ilk iki yazı, iletişim sorunlarının etrafında şekillendi.
Burası verip veriştirme bölümü: Bence Çinliler o duvarı boşuna yapmışlar (durun bir dakika bakayım kaç yılmış? Google’da Çin Seddi’ne bakılır ve aktarılır: Çin kendini bildi bileli neredeyse hep savunmada, hep bir duvar çekme modunda ama asıl inşaat, M.Ö. 221 ile M.S. 608 yılları arasında yapılmış http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87in_Seddi) 829 yıl boyunca. Kültür farkından doğan anlaşmazlık yetmezmiş gibi araya bir de fiziki devasa bir duvar çekmek için uğraşmışlar. Farkında değiller zaten kapı duvar, her türlü.
Hay sormaz olaydım! Önce beni anlamadı ve yüzünde o ‘anlamamış tipik Çinli' ifadesiyle “ha?” dedi. “Bizim illerde böyle deriz ama niye öyle deriz bilmiyorum, acaba Çince'den mi geliyor, yoksa sadece dilin seslerini taklit eden bir benzetme-uydurma laf mı diye merak ediyorum” dedim. Bu sefer “Haaaa!!!!” dedi. Sonra, gereksiz tekrarlarla uzayan ve zorlu dolambaçlarda neredeyse çıkış noktasını kaybetmek üzere olduğumuz konuşmanın sonunda, anladım ki: çan çin çon Çin dilinde herhangi bir anlama gelmiyor! Ya da benim öğretmen beni anlamadı. Yani vallahi hala emin olamıyorum. Burada hiç emin olunmuyor.
Bu arada, olan biteni Ayşegül'e hala yazmadığım ve detayları anlatmadığım şimdi dank ediyor! Allahtan bu yazıyı okuyacak biliyorum. Ayşegül dostum yazmaya cesaretlenmemin gaz pedalıdır. Ve umuyorum bir gün o da, mektuplarından bildiğim tadına doyulmaz mizahi üslubuyla bu alemleri şenlendirecek. Anlaşılan ben onun kadar güçlü bir motivasyoncu değilim, ne yazık ki.
Sonuç ve özet bölümüne geldik dostlar. Kısa süreli ve sığ sularda yaptığım internet araştırmaları sonucu, az önce aktardığım Çin dili edebiyatı okumuş Çince öğretmenimden de öğrendiğimi sandığım! kadarıyla çan çin çon uydurma bir laf. İngiliz dilindeki (bizimkiyle benzer anlamda kullanıyorlar) versiyonu da chang ching chong.
Bu durumda bir teori üretmek vacip oldu.
长城 (chángchéng)'in meali uzun duvar. Yani Çin Seddi. Diyorum ki, bizimkiler akınlar zamanında seddin dibine gelip delik açmaya çalışırken yukarıda kızgın yağ dökmeye hazırlanan Çinliler “bre deyyuslar (vo bu şı ni da hao pengyou!) ne gelirsiniz bizim çangçeng’in dibine! alın size!” demişlerse, bu kulaktan kulağa, asırdan asıra çan çin çon’laşmıştır!!!
Kapatmadan önce ÇanÇinÇon*’u ziyaret ederek ilk yazımı okuyan ve yüreklendirici yorumlar yazan tüm dostlarıma pirinç dolusu, kucak dolusu sevgiler. Çok teşekkür ederim. 
* Aynı ismi taşıyan Türkçe bir blog daha var. Farklı bir üslup ama faydalı bilgiler var sanırım. http://cancincon.com/blog/